Kaç gündür aynı fotoğrafa
bakıyorum. Her seferinde de lise yıllarıma geri dönüyorum. Ne çok severdim ben
okulu. Özellikle de matematik öğretmenimin yeri ayrıydı bende. Bütün okul sınavlarda
zor sorular sorduğu için sinir olurdu, ben yine de severdim, güvenirdim. O da
sağolsun yüzümü asık görse ilgilenirdi neyin var diye. Üniversite sınavından
bir gün önce aramıştı evi öğretmenim, başarılar dilemişti, dünyaları bana
vermişti. Hala da görüşürüm kendisiyle. Belki yüzünü görmeyeli uzun yıllar oldu
ama ben her bayramda, her öğretmenler gününde, hatta her babalar gününde
hatırlarım onu. Kısa da olsa yazarım, o da cevapsız bırakmaz beni.
Şimdi dönüp tekrar fotoğrafa
bakıyorum. Hayaller var o fotoğraftaki kızın gözlerinde... Artık olmayan,
solmuş hayaller. Kendini en çok güvende hissetmesi gereken bir yerde, en çok
güvenmesi gereken insanlardan biri tarafından koparılmış bir çiçek o.
Mezun olacaktı o. Belki avukat,
belki doktor, belki hemşire hatta belki de öğretmen olacaktı. Sonra aşık
olacak, sevgili olacaktı. Günün birinde özenerek seçtiği gelinliğiyle eş
olacaktı. Zamanı geldiğinde anne olacaktı. Olamadı...
O kıymadı canına, onun canına
kıyıldı... Adını duyduğumuz ya da duymadığımız, bazen üçüncü sayfada görüp
içimiz kararmasın diye okumadığımız haberlerdeki nice kadın gibi, kadın olduğu
için kıyıldı o’na.
Kadın olmak ne kadar güzel, ne
kadar kutsal birşey oysa. Bu hayattaki en büyük mucize doğurmak, dünyaya bir
canlı getirmek değil mi? Bu kadar büyük bir mucize kadına verilmemiş mi?
Kadın, evlat olur, arkadaş olur,
sevgili olur, eş olur, anne olur... Kadın yeri gelir imkansız denen şeylerin
imkanı olur. Bütün gün koşturur durur da akşam oldu mu yine de evin neşesi
olur. Kadın, narin görünür ama zorluklar karşısında çelik gibi olur. Anne
babasına yaşlandıklarında kucak, eşine destek, çocuklarına siper olur. Kadın,
doğurarak bu hayatın devamı olur.
Böyle bir mucize verilen, bu
kadar zor şeyi başarabilen bir varlığa tek bir gözle bakmak ise nasıl bir
acizliktir? Kadını sadece cinsellikle bağdaştırmak, ona bakınca mucize yerine
bir çift meme görmek nasıl bir sığlıktır?
Kadına tecavüz edilir, kadın dövülür,
kadın bazen hiç istemediği bir hayata sürüklenir, kadın laf dinlemezse
öldürülür. Sonra katiline, tecavüzcüsüne, azmettiricisine mahkemede kravat
taktı ya da hapiste rahat durdu diye saygınlık indirimi verilir. Onlar devam
eder de hayatına kaldığı yerden kadının hayatı alınır kolayca elinden.
Kadın olmak bir şeref, kadın
olmak çok güzel ama kadın olmak çok zor bu hayatta. Tacize uğrarsın tacizcinin
ahlaksızlığına suç bulunmaz da kapalı giyinseydin derler. Dayak yersin, dövene
suç bulmazlar da laf dinleseydi derler. İstemediğin bir hayatı yaşamayı red
edersen, susturur, babandır, abindir, kocandır, dinleyeceksin derler.
Her bir olayda hatırlıyoruz
bunları, konuşuyoruz, susma diyoruz... Ama her an birisi daha ekleniyor bu
solan çiçeklerin arasına. Biz de burada böyle fotoğraftaki gözlerine bakıp
acısını paylaşırken, elimizden kolumuz bağlı duruyoruz. Okumakla kazanılmıyor
gördüğünüz gibi ahlak... Çocuklarımızı ruh sağlığı ve ahlakı yerinde bireylere
gönül rahatlığıyla teslim edebilmek için öyle bireyler yetiştirmemiz gerekiyor.
Ahlak sonradan kazandırılamıyor. Eğer erkek çocuğunuza, kalbini kırdığı bir
kadın için elinin kiri diyorsanız, işte zaten olay orada bitiyor. O mantıkla büyüttüğünüz erkek
çocuğu bunu beynine kodluyor ve kadınlara elinin kiri gözüyle bakıyor. Oysa ortada tek kir var, o kir de böyle yetişen erkeklerin beyninde, vicdanında, ellerinde...
Yapmayın.. Etmeyin... Kırmayın
kadınları, yok saymayın, zulmetmeyin, öldürmeyin... Yapmayın, yalvarıyorum...
Çünkü ben bugünlerde en çok kadın olduğum için korkuyorum...
Herhangibiri / 2016
Fotoğraf: İnternet kaynağı