Gençtim ben de bir zamanlar. Benim
de kanım deli akıyordu damarlarımda. Hayallerim vardı. Yapmak istediğim bir
sürü şey, gitmek istediğim bir sürü yer vardı. Hepsine zamanım yeter sandım. Her
şeyin iyisini ben biliyordum nasılsa. Önümde uzun yıllar vardı daha.
Ama bir sabah gözlerimi açtım,
yataktan zor doğrulup banyoya gittim. Yüzümü yıkarken aynaya baktım. Bu
kırışmış surat, bu suyu çekilmiş, damarları çıkmış eller benim miydi? Şaşırdım…
Dün aşık olduğum kız neredeydi? Sokakta birdirbir oynadığım arkadaşlarım, annem,
babam, sevdiklerim neredeydi? Bu ev neden bu kadar sessizdi? Seslendim kimse
cevap vermedi.
Hayatım boyunca çok koşturmuştum,
çok yorulmuştum, insanları memnun etmeye çok çalışmıştım. Ama ne ben
istediklerimin hepsini yapabilmiştim ne de insanları mutlu edebilmiştim. Anladım
ki hayatımı çok cömert harcamıştım. O kızı sevdiğimi söyleseydim, o iş
teklifini kabul etseydim, o fırsatı değerlendirseydim… Başka tercihleri
değerlendirseydim ölüme daha mı mutlu giderdim? Bilemedim…
Cama çıktım. İnsanlar yürüyor,
konuşuyor, gülüyorlardı. Zaman nasıl da bu kadar çabuk akmıştı? Sonra bir kız
gördüm, elinde makinası benim gibi eskimiş evimin fotoğrafını çekiyordu. Ona el
salladım geçmişime el sallar gibi. Artık onun fotoğraflarının arasında da bir
anıydım. Usulca gülümsedim, hayatını kendi için yaşamasını diledim.
Herhangibiri / 25.10.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder