13 Aralık 2016 Salı

Sen benim en güzel cümlemsin...


Kimsin bilmiyorum… Nerdesin bilmiyorum… Belki gözlerimin görebildiği bir mesafedesin, belki de ufkun çok ötesindesin. Eğer şu anda tanımıyorsak birbirimizi, geldiğinde yabancılık çekme diye söylüyorum, renklerden en çok kırmızıyı seviyorum. Meyvelerden çileği, sebzelerden taze fasulyeyi, çiçeklerden papatyayı, günlerden cumartesiyi…  En çok yaz mevsimini seviyorum mesela, pırıl pırıl parlayan güneşi... Bir yerlere tıkılmak yerine açık havada gezmeyi… Sinemayı da seviyorum ama daha çok tiyatro izlemeyi… Tarih kokan mekanları seviyorum ben, yaşanmışlıkları ve geçmişle bağı olan yerleri. Eski kelimeleri seviyorum mesela, ağdalı anlatımları, iyi yazılmış kitapları… Derin suskunlarım olsa da zaman zaman, konuşmayı seviyorum, sohbet etmeyi, kahkaha atarak gülmeyi, anlatmayı, anlamayı ve bir o kadar da dinlemeyi... Söyleyemediklerim de oluyor tabi… İşte o zaman da yazmayı seviyorum ben. Yazıyorum, uzun uzun yazıyorum. Sevdiklerimi, sevmediklerimi, öfkelerimi, hayallerimi, göz yaşlarımı, üzüntülerimi, sevinçlerimi… Kendimi bildim bileli yazıyorum ama hep -farkında olmadığım zamanlarda bile- senin için saklıyorum en güzel cümlelerimi. Sen geldiğinde dökülecekler kalbimin ucundan kalemime… O güne kadar kutsal bir emanet gibi gizliyorum sana ait olan kelimeleri... Kimsin, nesin, nerdesin bilmiyorum. Daha fazla bekletme beni, şimdiden en güzel yazımı sana hediye ediyorum ve aslında o, benim en güzel yazım olacak, biliyorum…


                                                                                                      Herhangibiri / 13.12. 2016 


Fotoğraf: Rüstem Dilan 

2 yorum: