15 Nisan 2016 Cuma

Aşkı Cemal Süreya ile sevdim...

Aşkı Cemal Süreya ile sevdim ben. Onun gibi ince ruhlu olmak istedim, naif, kısa, net, açık olmak istedim hep… Özlediğimde onun dizelerinden ilham aldım. “Özledim… Söyleyeceklerim bu kadar, kısa ve derin” dedim. Daha fazlasına gerek duymadığım gibi hiçbir zaman da gizlemedim. Çünkü bana göre özlediyse söylemeliydi insan, gizlememeliydi. Çünkü “Hayat kısa, kuşlar uçuyor”du. Çünkü üstat bana “Özlemek, ölmekten iki harf fazla be çocuk” dese de bence özlemek de özlenmek kadar güzeldi.

Yeri geldi uzaktan sevdim ben, sessizce, beklentiye girmeden. Buğulu camlara yazdım “Uzaktan seviyorum seni. Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan. Sadece seviyorum” diye… Zaten insan sevince sadece severdi böyle… Yargılamadan, değiştirmeden, hırpalamadan… Çünkü “Gerçekten seven insan hiçbir şeyi mazeret etmemeli. Seviyorsa söyleyebilmeli söyleyemiyorsa sevmiyordur, bitti…” demişti üstat. Benim kalbimde çok ama çok sevgi vardı. O sevgiyi vermek istedim, kalbine dokunup sevgilinin “Üşüdüysen söyle sevgilim, seni bir kat daha seveyim” demek istedim.

Her kalbim kırıldığında üstadın şu sözlerini hatırladım ben: “Bazı adamlar incitmeden sevemezdi… Kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında… Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi.” Ben Cemal Süreya’nın verdiği umuttaki o bazılarının içindeki adam’ı  bekledim. İstedim ki gelip desin ki “Ben senin sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım… Biri bitse biri kalır, seni hiç bırakmayacağım.” Çünkü gerçekten birine güvenmek istedim.

Sonra “Peki ya sizin hiç fotoğrafını açıp yüzünün en ince ayrıntısı kadar incelediğiniz biri oldu mu?” diye sordu bana Cemal Süreya, oldu dedim. Aşkı hep bir yol bildim ben dedim. O zaman dedi k, üstat bana, git de ki o sevgiliye, “Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğinden bir bilet “can” kenarı olsun”. Hiç gocunmadım bundan, gittim onu da söyledim.

Bazen küstüğüm de oldu elbet aşka. Ama hiçbir zaman uzun sürmedi. Çünkü “Günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz, sonra gelir bir merhaba der yine o kazanır”dı.

Mutlu olmak için çok şey de istemedim aslında ben ama belki de istemeliydim. Ben bunları düşünürken üstat oturduğu yerden mırıldandı bana “Mutluluk nasıl dayanıksız” diye. Çünkü en mutlu hissettiğimiz anlarda düşmüştük hep mutsuzluğa. Baktı yüzüm asıldı, tuttu elimden “Biz kırıldık, daha da kırılırız ama katil de bilmiyor öldürdüğünü” dedi.


Nerede hata yaptığımı sordum üstada. Gülümsedi. “Hasret kaldık yüreği güzel insanlara” dedi. Yine haklıydı… Çünkü;  “Ağlıyordum, o gidenler “Sen iyi bir insansın” diyordu. Ve hiçbiri de aslında iyi insan sevmiyordu.”



                                                                                                               /Herhangibiri/


Not: Parantez içindeki sözler Cemal Süreya'ya aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder