Aşkı Cemal Süreya ile sevdim ben.
Onun gibi ince ruhlu olmak istedim, naif, kısa, net, açık olmak istedim hep…
Özlediğimde onun dizelerinden ilham aldım. “Özledim… Söyleyeceklerim bu kadar,
kısa ve derin” dedim. Daha fazlasına gerek duymadığım gibi hiçbir zaman da gizlemedim.
Çünkü bana göre özlediyse söylemeliydi insan, gizlememeliydi. Çünkü “Hayat
kısa, kuşlar uçuyor”du. Çünkü üstat bana “Özlemek, ölmekten iki harf fazla be
çocuk” dese de bence özlemek de özlenmek kadar güzeldi.
Yeri geldi uzaktan sevdim ben,
sessizce, beklentiye girmeden. Buğulu camlara yazdım “Uzaktan seviyorum seni.
Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan. Sadece seviyorum” diye…
Zaten insan sevince sadece severdi böyle… Yargılamadan, değiştirmeden,
hırpalamadan… Çünkü “Gerçekten seven insan hiçbir şeyi mazeret etmemeli. Seviyorsa
söyleyebilmeli söyleyemiyorsa sevmiyordur, bitti…” demişti üstat. Benim
kalbimde çok ama çok sevgi vardı. O sevgiyi vermek istedim, kalbine dokunup
sevgilinin “Üşüdüysen söyle sevgilim, seni bir kat daha seveyim” demek istedim.
Her kalbim kırıldığında üstadın şu
sözlerini hatırladım ben: “Bazı adamlar incitmeden sevemezdi… Kırardı, dökerdi,
yangınlar bırakırdı arkalarında… Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak
uçlarından öperdi.” Ben Cemal Süreya’nın verdiği umuttaki o bazılarının
içindeki adam’ı bekledim. İstedim ki
gelip desin ki “Ben senin sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım… Biri
bitse biri kalır, seni hiç bırakmayacağım.” Çünkü gerçekten birine güvenmek
istedim.
Sonra “Peki ya sizin hiç
fotoğrafını açıp yüzünün en ince ayrıntısı kadar incelediğiniz biri oldu mu?”
diye sordu bana Cemal Süreya, oldu dedim. Aşkı hep bir yol bildim ben dedim. O
zaman dedi k, üstat bana, git de ki o sevgiliye, “Sana yolculuk yapmak
istiyorum. Kes yüreğinden bir bilet “can” kenarı olsun”. Hiç gocunmadım bundan,
gittim onu da söyledim.
Bazen küstüğüm de oldu elbet
aşka. Ama hiçbir zaman uzun sürmedi. Çünkü “Günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz,
sormaz, sonra gelir bir merhaba der yine o kazanır”dı.
Mutlu olmak için çok şey de
istemedim aslında ben ama belki de istemeliydim. Ben bunları düşünürken üstat
oturduğu yerden mırıldandı bana “Mutluluk nasıl dayanıksız” diye. Çünkü en
mutlu hissettiğimiz anlarda düşmüştük hep mutsuzluğa. Baktı yüzüm asıldı, tuttu
elimden “Biz kırıldık, daha da kırılırız ama katil de bilmiyor öldürdüğünü”
dedi.
Nerede hata yaptığımı sordum
üstada. Gülümsedi. “Hasret kaldık yüreği güzel insanlara” dedi. Yine haklıydı…
Çünkü; “Ağlıyordum, o gidenler “Sen iyi
bir insansın” diyordu. Ve hiçbiri de aslında iyi insan sevmiyordu.”
/Herhangibiri/
Not: Parantez içindeki sözler Cemal Süreya'ya aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder