1 Nisan 2016 Cuma

Hediye...

Hayat dediğin şey inişli çıkışlı, dolambaçlı, sürprizlerle dolu. Mesela öyle bir an geliyor ki bazen umutsuzluktan yoruluyorsun. Tutunacak bir dal arıyorsun kendine, bir neden… Bekliyorsun, bekliyorsun, sabrediyorsun… Arada deniyorsun, yeniliyorsun, bir daha deniyorsun, bir daha yeniliyorsun. Sonra bir an o beklediğin anın hiç gelmeyeceğini sanıp kendini koyuveriyorsun. İşte o zamanlarda günü kurtarmak için yaşamaya başlıyorsun. Anı dolduruyor, günü yaşıyor, gece yatağa yattığında hiçbir şey düşünmeden uykuya dalıyor, ertesi gün bir önceki günün tekrarını yaşıyorsun.

Günler geçip gidiyor. Mevsimler birbirini kovalıyor. Belki neyi beklediğini bile hatırlamaz oluyorsun. Herkes sana imrenirken sen aslında içinde, ta en derinde bambaşka şeyler yaşıyorsun. İşte tam da o anlardan birinde hayat yön değiştirmeye başlıyor. Bir heyecan kaplıyor içini. Bir kıvılcım tutuşuyor. Silkeleniyorsun, kendine geliyorsun, tekrar kim olduğunu hatırlıyor, hayata yeni bir merhaba diyorsun.

Bir sır veremem sana. Hayatın anlamı bu diyemem. Ama bildiğim bir şey var ki en güzel hediyeler bittim dediğin ve en beklemediğin anlarda geliyor. Daha da iflah olmam dediğin en kara kışları yaşarken, hayat ansızın baharı getiriyor içine, seni tazeliyor.  Yeni yerler, yeni yüzler, yeni insanlar, yeni bilgiler, yeni heyecanlar sunuyor. Yeri geliyor daha önce yaran olanı sana ilaç olarak hediye ediyor. Kahverengi dallarında pembe pembe çiçekler açtırıyor. Kalbin bile bir başka atıyor. Herkesle aynı sabaha uyansan da senin sabahın daha aydınlık oluyor. Sen, tek bir nedene bile razıyken hayat sana birden fazla neden sunuyor. “Yeterince sabrettin, al, doya doya yaşa” diyor.


Yerinde olsam vazgeçmem içten dua etmekten… Usanmam umut etmekten ve tekrar tekrar denemekten… Geri kalmam hayallerimden… Ve korkmam yeniden sevmekten…


                                                                                                   Herhangibiri / 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder