Bir yol var vardı önünde. O yola
çıkmayı çok istiyordu. Başında duruyor, öylece bakıyordu. Yol önünde dümdüz bir
ova gibi uzanıyordu. Ama o bu yola zaten yabancı değildi. Daha önce de bu yolda
yürümeyi denemişti. Ne zaman bir adım atsa bu yolda, yönünü kaybediyordu. Bu
kez öyle olmayacaktı, buna inanmak istiyordu.
Şimdi bir kez daha bütün
hazırlıkları tamamdı. Saati ona kurulu, rotası ona çizili, kalbi ona hazırdı. Bu
yolda bu sefer aradığı huzuru bulacağına inanmıştı. Bir tek yürümek kalmıştı ki
bunun için de ayakları zaten kendiliğinden koşar adımdı.
Etrafına bakındı. Hava sakin,
deniz durgun, varmak istediği hedef yakın gibiydi. Yani şartlar çok uygundu.
Yürümeye başladı. Yürüdü, yürüdü, yürüdü... Günler, geceler sürdü yürüyüşü.
Arada puslansa da hava, o, bozmadı moralini. Durdu, dinlendi, derin bir nefes
aldı, devam etti yoluna. Bazen de o düz yol, nerden çıktığını anlamadığı
dikenlerle doldu. Battı dikenler, canını acıttı, kalbini kanattı... Aldırmadı, yine
yürüdü... Vazgeçmedi yolundan.
Yürürken aklında düşünceler
vardı. Bu yol bu kadar uzun sürmemeliydi aslında. Kaç gündür yürüyordu acaba? Düşündü,
bulamadı. Çoktan gelmiş olması gerekiyordu. Kendi kendine biraz dinlensem mi
dedi, sonra vazgeçti. Bir an önce varmalıydı. O, orada bekliyordu. Biliyordu,
vardığında yorgunluk da kalmayacaktı.
İleriye baktı. Görüyordu... İşte
oradaydı. Çok yorulmuştu artık. Yorgunluk sorun değildi de, neden bir türlü
varamıyordu? Koşmaya başladı birden. Gözlerini hedefe dikti ve oradan ayırmadan
koştu. Nefesi kesilene kadar koştu. Dizlerinde derman kalmayana kadar koştu. O
koştukça ufka doğru uzadı yolun sonu. O yaklaştıkça uzaklaştı beklediğini
sandığı.
Korktu... Kendini sırt üstü yere
bıraktı. Hızlı hızlı nefes alırken bulutlara baktı. Kendini dengelemek için iyot
kokusunu soludu. Gözlerini kapadı... İşte tam da o an bir aydınlanma yaşadı.
Aniden fırladı, kalktı yattığı yerden. Uzaktakine baktı son bir kez. Son kezdi
evet, emindi bundan. Sessizce vedalaştı onunla. Bu, tek taraflı bir vedaydı.
Çünkü aslında beklediğini sandığı hiç o noktada olmamıştı. Arkasını döndü,
geldiği yere doğru hızlı hızlı geri yürümeye başladı. Bu sefer kendine doğru
yürüyordu. Bir daha da bu yolda yürümeyi denemeyecekti. Çünkü anlamıştı, artık
emindi bundan... Ne yazık ki o’na giden bütün yollar tıkalıydı.
Herhangibiri / 2016
Fotoğraf: Buğra Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder