İz bırakarak
yaşamayı seviyorum ben. Bazen en yakınımın ruhuna bırakıyorum izimi, bazen de
hiç tanımadığım birinde anı oluyorum belli belirsiz.
Sen hiç
farketmiyorsun o an bıraktığım izi ama bir gün bir yerden geçerken beni
hatırlıyorsun aniden. Şurada kahve içerken beni nasıl da güldürmüştü diyorsun
belki. Söylediğim şey geliyor aklına, yüzünde tebessüm oluyorum bir anda. Belki
sana hediye ettiğim küçük birşeyi buluyorsun çantanda. Belki en sevdiğim şarkı
ile iz bırakıyorum sana.
Hayatı anlamlandırmayı
seviyorum ben, farkederek yaşamayı seviyorum etrafımdakileri. Sokakta yerleri
süpüren hizmetli kimsenin farkında olmasa bile ben yanından geçerken
gülümseyerek kolay gelsin demeyi seviyorum. Sabahları asansöre bindiğimde asık
yüzlü insanlara neşeyle “Günaydın” demeyi seviyorum. Garson siparişimi
getirdiğinde sen görevi tabi yapacak diye düşünürken ben bir teşekkürü
esirgemiyorum ondan. Ofisteki ablaya sırf onun görevi diye “Bana bir kahve!”
diye seslenmiyorum. Rica ile başlayıp teşekkür ile bitiriyorum cümlemi. Yolda
mendil satan amcaya dilenciymiş gibi para vermiyorum mesela. Belki mendilin
ederinden fazlasını veriyorum ama bir paket mendil karşılığı sadece gönülden edeceği duayı
diliyorum. Arabamın camını silen çocuğu
hırsla kovmuyorum. Para vermesem bile arabamda -o an için- bulundurduğum çikolatadan veriyorum.
Restaurantta yemek yerken camdan boynu bükük bakan insanı garsona
kovalatmıyorum. Elimden geliyorsa bir porsiyon da ona söylüyorum. Elimden gelmiyorsa
kendi yemeğimi paylaşıyorum. Alışveriş merkezlerini sevmiyorum ben. Sokaklarda
dolaşıyorum. Bazen oturup insanları izliyorum. Yüzlerine bakıyorum. Yüzü asık
olanın derdini tahmin etmeye çalışıyorum. O bilmiyor ama üzülüyorum haline, dua ediyorum onun için içimden. Neşeli
olanlara bakıp ise ben de keyifleniyorum.
Kimseden gülümsememi
esirgememeye çalışıyorum mesela. Canımın en sıkkın olduğu anda bile önce kendim
için sonra karşımdaki için gülümsemeye çalışıyorum. Annemi, babamı sadece özel
günlerde öpmüyorum. Sabahları hoşçakalın demeden çıkmıyorum evden. Kardeşimin sıkıntısını
kendi önüme koyuyorum. Yeri geliyor canımdan öte tutuyorum. Arkadaşlarımı da
ayırmıyorum şefkatimden. Son paramı da bölüşüyorum, sevgimi de, ilgimi de…
Canım sıkkın diyorsun, belki biraz sonra küçük bir hediye alıyorsun benden. Günü
geliyor canının sıkkın olduğu başka bir an ayrı düşmüş olsak bile ona bakıp
gülümsüyor ve beni anıyorsun. Hiçbir aramanı, mesajını cevapsız bırakmıyorum. Elimden
geldiğince çabuk geri dönüyorum sana. Kendi canım sıkkın olsa bile terslemiyorum seni. Sen farketmiyorsun ama ben izimi
bırakıyorum sana.
Bunları övünmek
için anlatmıyorum. Övünecek bir şey de görmüyorum. Sadece farket istiyorum. Öylece
geçip gitme yollardan. Sadece bakma, gör istiyorum. Etrafındaki insanların
yüzünde gülümseme olabilmek için milyonlara ihtiyacın yok, anla istiyorum. Senin
bir gülümsemenin, bir günaydınının, bir teşekkürünün başka birinin gününe ışık
olabileceğini hatırla istiyorum. Aileni, arkadaşlarını hayatın telaşına kapılıp
ihmal etme diyorum. Gün gelir senin ihtiyacın olur, bulamazsın, üzülürsün işte
o zaman… Hayatında değer verdiğin kim varsa iteleme onu hayatından diyorum. Belki
de o hayatının şansıdır, bilemezsin, şansını kaybetme istiyorum.
Kısacası ben
hayata iz bırakarak yaşamayı seviyorum. Sen de farket, hatırla, mutlu ol
istiyorum.
Herhangibiri / 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder