Sarp ile
mutfakta geçirdiğimiz yarım saatten sonra bana bişeyler oldu azizim. Artık
dünya aynı dünya değildi. Sarp da sandığım kadar gıcık değildi zaten. Tatilimin geri kalan kısmı Sarp’ı günde 5 dk olsun görme umudu ile geçti. Ama o
zamanlar bunu kendime bile itiraf etmediğimden dolayı birbirimize
sataşmalarımız aynen devam ediyordu. O, akşam kuzenime almak için bize
uğradığında mutlaka birkaç dakika birbirimize çemkiriyorduk. Hatta bazen
onların evinde karşılaşıyorduk. Diyeceksin ki elin herifinin evinde ne işin
var. :D O da şöyle oluyordu. Onların evi halamların evinden biraz daha
yukarıydaydı. Bir sahil kasabası düşün ama halamlar deniz kenarında değil. Daha
böyle iç tarafta, bağa, bahçeye yakın. İşte Sarp’ın annesinin de inekleri filan
vardı. Halam da oradan süt alıyordu bazen. Biz de Reyhan’la süt almaya
gittiğimizde işte o zamanlarda karşılaşıyorduk. Orada da bu sataşmalar devam
ediyordu. Hatta annesi sizin birbirinizle ne alıp veremediğiniz var diye birkaç
kere sormuştu – ki kendisi beni çok severdi ve hala da çok sever.
O yaz tatilim bitti, eve
döndüm. Liseye filan başladım ama aklım yazda kaldı. Neyse ki halamlar sadece
yaz tatillerinde gittiğimiz bir yer değildi. Yılda 2 kez daha, bayramlarda da
oraya gidiyorduk – ki hala öyle. Bu böyle kaç yıl sürdü biliyor musun? Lise dönemimin
hepsinde vardı aklımda Sarp. Hatta üniversiteye gittikten sonra bile zaman
zaman aklıma düşmüşlüğü vardır.
Bu ilkokuldaki çocuklukları
saymazsak aslında Sarp benim kalbimi ilk çarptıran kişidir. He o değerini bildi
mi? Hayır... Ama olsun, benim için hep özel bir yeri olacak. Şimdi geriye dönüp
bakıyorum da ne delilik Allah’ım!!!
Ben sonraki yazlar da halama
gitmeye devam ettim. Ama artık Sarp geceleri de çay bahçesinde çalışmaya
başlamıştı. Kuzenimi telefonla arıyordu sadece. E tabi o zamanlar cep telefonu
yoktu dememe gerek yok sanırım. Hehe... Yani belki çok zenginlerde vardı
bilmiyorum da bizim yoktu işte. Hiç unutmam bir keresinde bir saate yakın evin
girişindeki koltukta oturup telefonun karşısında çalmasını beklediğim olmuştur.
Sırf Sarp ararsa ben bakayım diye. Halbuki alt tarafı kuzenimi isteyecek ben de
telefonu ona vereceğim. Bütün bu konuşma 30 saniye sürecek. Ama olsun ben yine de beklemiştim. Sonra ne mi oldu? Halam ısrarla yemeğe
çağırdı. Dedim ki kendime; “bir saattir bekliyosun, git hemen hızlı hızlı
yemeğini ye, geri dön.” Sonra kalktım, mutfağa gittim, ben tam sofraya oturdum,
işte o an zırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr......... Ben yetişemeden diğer kuzenim açtı
telefonu ve seslendi: “Mehmet Abiiiii.... Sarp Abi seni arıyooooo” Allah dedim
beni kahretmesin. 2 dk ya, 2 dk ile kaçırdım. Ben zaten sürekli böyle hayata
teğet geçerim, huyum kurusun. Telefona benim bakmayı başardığım her akşam ise
kalbim deli gibi çarptı, yüzüm kızardı. Ben bir daha hiç böyle hissetmedim. Çok
istedim ama hissedemedim.
Bir de ne yapıyordum biliyor
musun? Bir gece çok sıcaktı ben de camda hava alıyordum. O sırada bir baktım
biri sesleniyor “Hayırdır, beni mi bekliyorsun?” diye. Bir baktım Sarp. Çay
bahçesinden eve dönüyormuş. Saat gece 2 ya da 3. Ben onu o gece gördüm ya, ondan
sonraki geceler hep camda uyukladım. Halam diyo ki “Girsene kızım içeri” Ben
diyorum ki “Ama hala çok sıcak” Haha...
Hani demiştim ya ilk
başlarda kendime bile itiraf edemedim bu durumu diye, artık itiraf boyutunu
aşmıştım zaten, saçmalama evresine geçmiştim. Aklımca anlaşılmasın diye
saçmasapan hareketler yaparak daha çok belli ediyordum sanırım. Yani o saçmalama evresini bilirsin az çok. Senin de başına gelmiştir eminim. Abuk
sabuk ve abartılı hareketler filan. Yaaa çok itici beeee... Kendimden soğudum
şu an düşününce. Napayım ama bu ilkti ve ben ergendim. Üstelik gittikçe çirkinleşen bir ergen.
Yüzüne sivilce basan, kilo alan bir ergen. Sonra okuldan birkaç
arkadaşıma anlattım durumu. Halama her gidip gelişimde bir umut beklediler
birşey oldu mu diye. Ben de her dönüşümde olayları uzun uzun anlattım. Olaylar
dediysem birşey olduğundan değil. Ama kızları bilirsin. 3 dakikalık olayı en az
3 gün tahlil ettik. Her hareketten, her sözden, bakıştan birşeyler çıkarıp
anlamlar yükledik. Bu arada halama sonraki gidişlerimde Sarp’ı göremez oldum.
Amcası vefat edince ailece çay bahçesine yakın bir eve taşınıp oranın
işletmeceliğini yapmaya başladılar. Ben de sadece bayramlaşmaya gittiğimizde
görmeye başladım. Yalnız sana birşey diyeyim, çocuk da birşey vardıysa bile ben
çok güzel yok etmişimdir onu. Övünmek gibi olmasın biraz boş boğazımdır da...
Sağolsun susmaz çenem. Genelde boş konuşmam ama hoşlandığım biriyse söz konusu
olan bolca saçmalarım. Buradan çok kaybediyorum galiba. Bak bunu yaz bir
kenara, ilerde nerede hatam yapıyorum dediğimde bunu da kullanırsın bana karşı.
“Eeee aranızda hiç mi birşey
olmadı?” diye soracak olursan eğer olmadı. Ama Sarp eğer benim salak
hallerimden duygularımı anlamadıysa bile biz açık açık söyledik. Biz diyorum
çünkü o kısmı bitaz organize. Bütün lise dönemim de vardı Sarp dedim ya bak
gerçekten doğru o. Sonra üniversiteye başladım. O zaman bile zaman zaman aklıma
geldi. Hem nasıl unutayım ki? Tam aklımdan atmaya çalışıyorum, bayram filan
oluyor, biz yine birbirimizi görüyoruz. Hoppp al baştan. :) Ben bu durumu Reyhan’a anlatmıştım. Bir akşam – sanırım bir bayramdı - halamlardayız yine, Mehmet, Reyhan, ben
Mehmet’in odasında oturuyoruz, muhabbet ediyoruz. Tabi yaşlar artık 20
civarlarında. Laf nerden nasıl oraya geldi şimdi hatırlamıyorum ama biz
Reyhan’la Mehmet’e durumu anlattık. Ben aslında hep çekiniyordum. Yani Mehmet’e
ne kadar abi demesem de benden 3 yaş büyüktü ve birlikte büyüdüğümüz için bir
nevi abim sayılırdı. Yalnız Mehmet bir sevindi, bir sevindi. “Ben çok
mutlu olurum. Keşke böyle birşey olsa, ikinizi de çok seviyorum” dedi. Ben de
böyle düşünmesine mutlu oldum amaaaaa..... Biz eve döndükten sonra Mehmet dayanamamış
Sarp’a açmış konuyu, benden çekiniyorsan filan öyle düşünme demiş. Sarp ise ben
şu anda bir ilişki düşünmüyorum demiş. Bunu duyduğum an Sarp benim için
azalarak bitti. Ciddi diyorum. Kendimde en sevdiğim huylardan biridir bak bu.
Evet, ben de herkes gibi acı çekiyorum ama olmuyorsa da olmuyor, yapacak birşey
yok. Yalnız bence Sarp’ın şunu kabul etmesi gerekirdi ki başlarda yürüdü bana.
Hee ben işte biraz deliyim, ona da yapacak bişey yok. Hatasız kul olmaz di mi
azizim?
Sarp şimdi nerede, napıyor
biliyor musun dersen, evet biliyorum. O bir süre İstanbul’da bir yerde çalıştı
ama sonra kasabaya geri döndü. Şu anda hala aynı çay bahçesini ailesi ile
birlikte işletiyor. O da hala bekar. Bayramlar da biz
mutlaka bir gün gidiyoruz kuzenlerle. Oturuyoruz, birşeyler içip okey
oynuyoruz. Annesi ile muhabbet ediyoruz. Annesi bana bayılıyor. Her gidişimizde
önce elime bakıyor yüzük var mı diye. Sonra da soruyor. He merak edip, şimdi
gelse ister misin diye sorarsan ona da hayır derim. O köprünün altından çok
sular aktı. Üzerinden 10 küsür yıl
geçti. Ben değiştim, o değişti. Yani fiziksel olarak da evet şu anda
beğenmiyorum o ayrı ama hayata bakış açım, beklentilerim de değişti. O zaman
birşeyler olsa belki farklı olurdu bilmiyorum ama şimdi kesin olmaz onu
biliyorum. Bizim aramızda hiçbir zaman birşey olmadı evet ama bak bir kere daha
diyorum benim için hep özel kalacaksın Sarp. Ben sana hissettiğim o saf ve
beklentisiz duyguları bir daha kimse için hissetmeyeceğim. Sırf bunun için teşekkür
ederim...
Herhangibiri / 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder