14 Nisan 2015 Salı

Yıllar süren delilik ama aşkın zaten kendisi delilik...


                                                                                       



Sarp ile mutfakta geçirdiğimiz yarım saatten sonra bana bişeyler oldu azizim. Artık dünya aynı dünya değildi. Sarp da sandığım kadar gıcık değildi zaten. Tatilimin geri kalan kısmı Sarp’ı günde 5 dk olsun görme umudu ile geçti. Ama o zamanlar bunu kendime bile itiraf etmediğimden dolayı birbirimize sataşmalarımız aynen devam ediyordu. O, akşam kuzenime almak için bize uğradığında mutlaka birkaç dakika birbirimize çemkiriyorduk. Hatta bazen onların evinde karşılaşıyorduk. Diyeceksin ki elin herifinin evinde ne işin var. :D O da şöyle oluyordu. Onların evi halamların evinden biraz daha yukarıydaydı. Bir sahil kasabası düşün ama halamlar deniz kenarında değil. Daha böyle iç tarafta, bağa, bahçeye yakın. İşte Sarp’ın annesinin de inekleri filan vardı. Halam da oradan süt alıyordu bazen. Biz de Reyhan’la süt almaya gittiğimizde işte o zamanlarda karşılaşıyorduk. Orada da bu sataşmalar devam ediyordu. Hatta annesi sizin birbirinizle ne alıp veremediğiniz var diye birkaç kere sormuştu – ki kendisi beni çok severdi ve hala da çok sever. 

O yaz tatilim bitti, eve döndüm. Liseye filan başladım ama aklım yazda kaldı. Neyse ki halamlar sadece yaz tatillerinde gittiğimiz bir yer değildi. Yılda 2 kez daha, bayramlarda da oraya gidiyorduk – ki hala öyle. Bu böyle kaç yıl sürdü biliyor musun? Lise dönemimin hepsinde vardı aklımda Sarp. Hatta üniversiteye gittikten sonra bile zaman zaman aklıma düşmüşlüğü vardır.

Bu ilkokuldaki çocuklukları saymazsak aslında Sarp benim kalbimi ilk çarptıran kişidir. He o değerini bildi mi? Hayır... Ama olsun, benim için hep özel bir yeri olacak. Şimdi geriye dönüp bakıyorum da ne delilik Allah’ım!!! 

Ben sonraki yazlar da halama gitmeye devam ettim. Ama artık Sarp geceleri de çay bahçesinde çalışmaya başlamıştı. Kuzenimi telefonla arıyordu sadece. E tabi o zamanlar cep telefonu yoktu dememe gerek yok sanırım. Hehe... Yani belki çok zenginlerde vardı bilmiyorum da bizim yoktu işte. Hiç unutmam bir keresinde bir saate yakın evin girişindeki koltukta oturup telefonun karşısında çalmasını beklediğim olmuştur. Sırf Sarp ararsa ben bakayım diye. Halbuki alt tarafı kuzenimi isteyecek ben de telefonu ona vereceğim. Bütün bu konuşma 30 saniye sürecek. Ama olsun ben yine de beklemiştim. Sonra ne mi oldu? Halam ısrarla yemeğe çağırdı. Dedim ki kendime; “bir saattir bekliyosun, git hemen hızlı hızlı yemeğini ye, geri dön.” Sonra kalktım, mutfağa gittim, ben tam sofraya oturdum, işte o an zırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr......... Ben yetişemeden diğer kuzenim açtı telefonu ve seslendi: “Mehmet Abiiiii.... Sarp Abi seni arıyooooo” Allah dedim beni kahretmesin. 2 dk ya, 2 dk ile kaçırdım. Ben zaten sürekli böyle hayata teğet geçerim, huyum kurusun. Telefona benim bakmayı başardığım her akşam ise kalbim deli gibi çarptı, yüzüm kızardı. Ben bir daha hiç böyle hissetmedim. Çok istedim ama hissedemedim.

Bir de ne yapıyordum biliyor musun? Bir gece çok sıcaktı ben de camda hava alıyordum. O sırada bir baktım biri sesleniyor “Hayırdır, beni mi bekliyorsun?” diye. Bir baktım Sarp. Çay bahçesinden eve dönüyormuş. Saat gece 2 ya da 3. Ben onu o gece gördüm ya, ondan sonraki geceler hep camda uyukladım. Halam diyo ki “Girsene kızım içeri” Ben diyorum ki “Ama hala çok sıcak” Haha...

Hani demiştim ya ilk başlarda kendime bile itiraf edemedim bu durumu diye, artık itiraf boyutunu aşmıştım zaten, saçmalama evresine geçmiştim. Aklımca anlaşılmasın diye saçmasapan hareketler yaparak daha çok belli ediyordum sanırım. Yani o saçmalama evresini bilirsin az çok. Senin de başına gelmiştir eminim. Abuk sabuk ve abartılı hareketler filan. Yaaa çok itici beeee... Kendimden soğudum şu an düşününce. Napayım ama bu ilkti ve ben ergendim. Üstelik gittikçe çirkinleşen bir ergen. Yüzüne sivilce basan, kilo alan bir ergen. Sonra okuldan birkaç arkadaşıma anlattım durumu. Halama her gidip gelişimde bir umut beklediler birşey oldu mu diye. Ben de her dönüşümde olayları uzun uzun anlattım. Olaylar dediysem birşey olduğundan değil. Ama kızları bilirsin. 3 dakikalık olayı en az 3 gün tahlil ettik. Her hareketten, her sözden, bakıştan birşeyler çıkarıp anlamlar yükledik. Bu arada halama sonraki gidişlerimde Sarp’ı göremez oldum. Amcası vefat edince ailece çay bahçesine yakın bir eve taşınıp oranın işletmeceliğini yapmaya başladılar. Ben de sadece bayramlaşmaya gittiğimizde görmeye başladım. Yalnız sana birşey diyeyim, çocuk da birşey vardıysa bile ben çok güzel yok etmişimdir onu. Övünmek gibi olmasın biraz boş boğazımdır da... Sağolsun susmaz çenem. Genelde boş konuşmam ama hoşlandığım biriyse söz konusu olan bolca saçmalarım. Buradan çok kaybediyorum galiba. Bak bunu yaz bir kenara, ilerde nerede hatam yapıyorum dediğimde bunu da kullanırsın bana karşı. 

“Eeee aranızda hiç mi birşey olmadı?” diye soracak olursan eğer olmadı. Ama Sarp eğer benim salak hallerimden duygularımı anlamadıysa bile biz açık açık söyledik. Biz diyorum çünkü o kısmı bitaz organize. Bütün lise dönemim de vardı Sarp dedim ya bak gerçekten doğru o. Sonra üniversiteye başladım. O zaman bile zaman zaman aklıma geldi. Hem nasıl unutayım ki? Tam aklımdan atmaya çalışıyorum, bayram filan oluyor, biz yine birbirimizi görüyoruz. Hoppp al baştan. :) Ben bu durumu Reyhan’a anlatmıştım. Bir akşam – sanırım bir bayramdı -  halamlardayız yine, Mehmet, Reyhan, ben Mehmet’in odasında oturuyoruz, muhabbet ediyoruz. Tabi yaşlar artık 20 civarlarında. Laf nerden nasıl oraya geldi şimdi hatırlamıyorum ama biz Reyhan’la Mehmet’e durumu anlattık. Ben aslında hep çekiniyordum. Yani Mehmet’e ne kadar abi demesem de benden 3 yaş büyüktü ve birlikte büyüdüğümüz için bir nevi abim sayılırdı. Yalnız Mehmet bir sevindi, bir sevindi. “Ben çok mutlu olurum. Keşke böyle birşey olsa, ikinizi de çok seviyorum” dedi. Ben de böyle düşünmesine mutlu oldum amaaaaa..... Biz eve döndükten sonra Mehmet dayanamamış Sarp’a açmış konuyu, benden çekiniyorsan filan öyle düşünme demiş. Sarp ise ben şu anda bir ilişki düşünmüyorum demiş. Bunu duyduğum an Sarp benim için azalarak bitti. Ciddi diyorum. Kendimde en sevdiğim huylardan biridir bak bu. Evet, ben de herkes gibi acı çekiyorum ama olmuyorsa da olmuyor, yapacak birşey yok. Yalnız bence Sarp’ın şunu kabul etmesi gerekirdi ki başlarda yürüdü bana. Hee ben işte biraz deliyim, ona da yapacak bişey yok. Hatasız kul olmaz di mi azizim? 

Sarp şimdi nerede, napıyor biliyor musun dersen, evet biliyorum. O bir süre İstanbul’da bir yerde çalıştı ama sonra kasabaya geri döndü. Şu anda hala aynı çay bahçesini ailesi ile birlikte işletiyor. O da hala bekar. Bayramlar da biz mutlaka bir gün gidiyoruz kuzenlerle. Oturuyoruz, birşeyler içip okey oynuyoruz. Annesi ile muhabbet ediyoruz. Annesi bana bayılıyor. Her gidişimizde önce elime bakıyor yüzük var mı diye. Sonra da soruyor. He merak edip, şimdi gelse ister misin diye sorarsan ona da hayır derim. O köprünün altından çok sular aktı. Üzerinden  10 küsür yıl geçti. Ben değiştim, o değişti. Yani fiziksel olarak da evet şu anda beğenmiyorum o ayrı ama hayata bakış açım, beklentilerim de değişti. O zaman birşeyler olsa belki farklı olurdu bilmiyorum ama şimdi kesin olmaz onu biliyorum. Bizim aramızda hiçbir zaman birşey olmadı evet ama bak bir kere daha diyorum benim için hep özel kalacaksın Sarp. Ben sana hissettiğim o saf ve beklentisiz duyguları bir daha kimse için hissetmeyeceğim. Sırf bunun için teşekkür ederim...


                                                                                                           Herhangibiri / 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder