Yıllar sonra orta okuldayken
başıma bir olay daha geldi. O zaman da bir ah almış olabilirim, bilmiyorum. Yedinci sınıfta bizim sınıfa başka okuldan birkaç öğrenci geldi. Ben de o zamanlar
sınıf başkanıyım. Öğretmenlerin göz bebeği, bir sürü arkadaşı olan bir kızım.
Bildiğin açılmışım yani sosyal ilişkiler konusunda. Ama gel gör ki bazı kızlar
sevgili nedir taa ilkokuldan bilirken benim hiç bezim yok o taraklarda. Yine de
nasıl olduysa benim o höt höt hallerime hayran olan biri çıktı. Yani çıkmış... Ben
ise bunu orta okuldan mezun olduğumuz gün öğrendim.
Okulun son günü ve
olayın geçtiği gün bahçede kızlarla geyik yapıyoruz. İleride de sınıftan birkaç
çocuk var. Bir ara bizim sınıfa sonradan gelen çocuklardan biri olan Tufan
gelip benden kalem istedi, ben de verdim. Bir kağıda birşeyler yazdı, sonra
kalememi geri getirdi. Günün sonunda karnelerimizi aldık ve evlere dağıldık.
Ben de eve birkaç arkadaşımla birlikte yürüdüm. Tam bizim evinin önüne
gelmiştim ki arkamdan birinin bana seslendiğini duydum. Döndüm baktım
ilkokuldan beri birlikte okuduğum arkadaşım Uygar. Koştu yanıma geldi, elime
bir kağıt tutuşturdu. Baktım ileri de Tufan ile Saffet bekliyor. Dedim ki “Bu
ne? Benden kalem alıp yazdığınız kağıt mı?” Ne önemi varsa... Zaten Uygar da
“Bunu sana Tufan gönderdi” dedi, der demez de koşarak uzaklaştı ve onlaın
yanına döndü. Kağıdı açtım ve okudum. İçinde ne yazdığını daha dün gibi
hatırlıyorum. “ Seni seviyorum. Lütfen beni ara. Telefon numaram 212 222 222
22” Tabi o zaman cep telefonu yok, ev telefonunu yazmış. Ben bir sinirlendim,
bir sinirlendim. Bugün bile anlayamıyorum o sinirimin nedenini. Kağıdı parça parça edip attım ve bu konuyu unutmaya çalıştım. Birkaç gün sonra
ev telefonu çaldı, babam açtı. Babam da arkadaşlarıma karşı her zaman çok kibar
olmuştur. “Tabi yavrum bir dakika” dedi sonra bana “Bir arkadaşın arıyor” dedi,
verdi telefonu. Bir “Efendim” demem karşılığında aldığım cevapla anladım ki
arayan Tufan. Tam ne dediğini hatırlamıyorum ama “Beni neden aramadın?”
dediğini hatırlıyorum. Ben de cevap olarak “Boşuna bekleme” dedim, kapattım.
Amaaa birkaç gün sonra yine telefon çaldı, bu kez direkt ben açtım. Dedi ki
bana “Geçen gün rahat konuşamadın, neden aramıyorsun beni?” Bendeniz de efenim
deli gibi bağırmaya başladım. “Bir daha arama beniiiii.... Sevmiyorum ben
seniiii” O bağırmaya babam koştu geldi. Ben kapattım telefonu ve yine nedense
ağlamaya başladım. Ama ne ağlama, ne ağlama?! Babam “Noluyor?” dedi. Anlattım
olanları. O da kızı saldırıya uğrayan bir kral edasıyla gidip bulayım
diye evin içinde dolaşmaya başladı. Neyse ki sağduyulu annem “Yaa çocuk onlar,
ne gerek var büyütmeye?” dedi de babam sakinleşti en azından.
İnsan kendini sevdiğini
söyleyen birine neden böyle davranır ki? Hayır, tamam sen aynı şeyleri
hissetmiyor olabilirsin ama biraz kibar ol di mi? Sonradan çok düşündüm. Eğer
bi gün bunu okursa ve kendisinden bahsettiğimi anlarsa demek istediğim bişey
var. Çok özür dilerim. Vallahi sana öyle davranmamın kalın gözlüklerinle filan
bir ilgisi yoktu. İlk hikayede de bahsettim ya, sınıfın cillop gibi çocuğunu
red etmiş kızım ben. Bildiğin manyağım yani. Ah filan ettiysen nolur onu da
geri al bir zahmet canım yaaaa...
Nitekim ben lisedeyken bir
gün Tufan yine aradı. Allah’ı var istikrarlı çocukmuş. “Eski arkadaşlar pikniğe
gideceğiz, gelir misin sen de?” dedi. “Bakarız” dedim ama o piknik olduysa da
ben hiç gitmedim. Hakkında ortak bir arkadaşımızdan en son duyduğum “Çok
değişti, acayip yakışıklı oldu” lafıydı. Tabi ki Facebookta aradım ama hesabı
yoktu. Yok yahuuuu.... Sadece merak, gerçekten...
Herhangibiri / 2015
Herhangibiri / 2015
Bu ahhh olayı sıkıntılı durum valla. Şimdi bu yazıyı okuyunca benimde içime bir şüphe düştü valla :))))))))) gerçekten çoçukluğumuza inmek lazım ;)
YanıtlaSilHaha... Sen de bu gece yatınca bir düşün bakalım. Birinin ah'ını almış olabilir misin? :)
YanıtlaSilSevgiler...
Benim aklimda biri var umarım o da birgün beni anlar :)
YanıtlaSilSaygılar
Walla ben bulamam sanırım ama sen biliyorsan yerini yurdunu git helallik al derim :)
YanıtlaSil