
Evet, evet ben
de platonik aşık oldum tabi ki... Hem de birkaç kere. Ama en güzel
hissettirenin nasıl başladığını anlatacağım şimdi sana. Çünkü o ilkti ve ben
çok tecrübesizdim. O yüzden de bir daha – ne yazık ki - asla öyle hissedemeyeceğimi biliyorum.
1996 yazıydı. On beş yaşına
henüz girmemiştim bile. Ortaokulu yeni bitirmiştim ve o yaz ailem beni ilk kez
yalnız tatile göndermişti. Öyle yalnız tatil dediysem çok birşey bekleme.
Halama tek başıma gitmeme izin verildi sadece. Halam bir sahil kasabasında
oturuyor. O zamanlar tabi en büyük tatil sayardık oraya gitmeyi. Ama annemlerle
gittiğimde bir hafta kalır dönerdik. Şimdi ise tam bir aylığına ve tek başıma
oraya gönderilmem benim için büyük bir kırılım noktasıydı. Büyük bir heyecanla
beklemiştim kuzenimin beni gelip alacağı ve oraya götüreceği günü.
O yaz benim için tek
yenilik ilk kez tek başıma tatile gitmek olmadı. Hayatımda yıllarca sürecek bir
kalp çarpıntısına neden olacak kişiyle tanıştım ben o yaz. Sarp’la tanıştım...
Sarp kuzenimin en yakın arkadaşıydı, benden de 4 yaş büyüktü. Yani işte ben o
zamanlar 15 olmak üzereydim o da 18’lerin sonundaydı. Kumral, mavi gözlü bir
çocuktu ve benim için dünyada ondan daha yakışıklı kimse yoktu Kuzenim çalışıyordu ve hemen her akşam çok yakın iki arkadaşıyla birlikte
bir şeyler yapıyordu. Tabi ki bu iki yakın arkadaştan biri Sarp’tı. Bu arada
Sarp’ın ailesi kasabanın en tanıdık ve kalabalık ailelerinden biriydi. Hatta
sahilde amcasının kocaman bir çay bahçesi vardı ve Sarp da o yaz orada
çalışıyordu.
Halamın bir de benden 1,5 yaş
büyük kızı var – ki benim en iyi anlaştığım kuzenlerimden biridir Reyhan. Halam
bize akşamları dışarı çıkma izni vermiyordu. Biz de o yüzden sürekli abisine
yalvarıyorduk. O da bize her sabah “Tamam bu akşam sizi gezdiricem” diye söz
veriyor ama her akşam Sarp’lar için bizi ekiyordu. Tabi ki ben bu duruma
oldukça sinir oluyordum. Sarp ile atışmalarımız da o zaman başladı işte. Ben en
büyük aşklar nefretle başlar sözünün ne demek olduğunu da o zaman anladım. Bize gelip kuzenimi alıp götürdüğ her akşam ben laf sokuyordum. Yani bu laf
sokmalar tabi ki çok ergenceydi. Sonuçta 14 yaşındayıdım abisi... :P Bu, bir
süre böyle devam etti. Artık heyecanla
başladığım “tek başına” tatilim beni
sıkıntıdan patlatmak aşamasına geldiği sırada bir akşam halam bir kına gecesine
gitti. Giderken de kuzenime bu akşam kızları evde yalnız bırakma dedi. Ohhh
canıma değsin dedim tabiki de... Akşam üstü Sarp yine kuzenimi almaya gelince “Bu
akşam ben çıkamam ama istersen sen gel bize, bişeyler yaparız” cevabı aldı.
Valla geldi de yani... Hee naptınız dersen batak oynadık yeminle. Ne kadar da
eğlenceli bir tatil di mi?
Neyse dur ama
heyecanlanacak birazdan ortalık. Oyunun tam ortasında benim 2 kuzenim günlük klasik
ergen kavgalarına tutuştular. Öyle böyle de değildi he kavgaları. En son
hatırladığım erkek kuzenimin buzdolabını tekmelediğiydi. İşte bağırış çağırış derken önce Reyhan üst kata fırladı sinirle, arkadan da abisi.
Biz de mutfaktaki masada karşı karşıya kaldık öyle. Sarp tabi afalladı filan.
Dedim barışırlar kuzucum birazdan, rahat ol sennnn... “Sen bana sinir
oluyorsun di mi?” dedi. “Ayyy” dedim “o kadar anlaşılıyor mu?” Senin yüzünden anne babamdan uzak geçirdiğim özgür tatilim kabusa dönmüş, ne
bekliyordun yani şekerim? Bir süre
sessiz kaldık. Sadece radyonun sesi vardı mutfakta. İşte tam o sırada radyoda Sezen
Aksu çıktı. Şarkı da Seni Yerler. Sözlerini bilir misin o şarkının? “Sen bizim
mahalleye geldin geleli canımmmm / Biz de ne akıl kaldı ne de fikir bittik / O endam, eda nedir öyle hey yavrum? / Kaç yıllık arkadaşlar
birbirimizi sattıkkkk.” İşte böyle sözleri olan bir şarkı. Sarp durdu durdu
bana ne dedi biliyor musun? “Bak bu şarkı senin için yazılmış!!!” “Uleynnnnn.....
Noluyo? İçerde bişeyler gümmm gümmmm ediyor. Kalbim mi o? Mideme de bişey oldu
sanki. Allah Allah... Burası da daha bir sıcak mı oldu ne?” İşte o an içimden
geçenler bunlardı. Nerden bilirdim ki bunun adının aşk olduğunu? Yıllarca
süreceğini... Şimdi bile en temiz duygularım olarak hatırladığımda beni
gülümseteceğini... Nerden bilebilirdim söyler misin?
Hamiş: Hikayenin devamı var. :)
Herhangibiri / 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder