Küçük, sakin, sade bir evim ben… Gelmeyi
bilene yolları güzellikler ile dolu, bilmeyene ise çok uzaklarda, sarp yolların
sonunda bir yerdeyim ben.
Dostlarımı hep sonsuz bir
cömertlik ile karşılarım. Bahçemde oturur dinlenirler. Fotoğraflar çekerler. Ciğerlerini
ağaçlarımın oksijeniyle doldururken hayatın telaşından, gereksiz sorunlarından
uzaklaşırlar. Tatlı sohbetlere dalarlar. Bilirler ki karmaşadan uzakta, dertlerini
toprağa bırakabilecekleri, mutluluklarını kuşların neşeli cıvıltıları ile
çoğaltabilecekleri bir yerdedirler.
Mutsuz olanları daha da içeri
buyur ederim ben. Sıcacık bir oda ile kucaklarım, tarçınlı süt ile kurabiye ikram
ederim, dizime yatırır, saçlarını okşarım. “Üzülme” derim, “bu da geçecek”.
Duymazlar sesimi belki ama sonsuz şefkatimi mutlaka hissederler. Gözlerini kapatır,
dinlenirler, kendilerine gelirler. Uyandıklarını zaman hep daha zindedirler.
Ama kapısı sadece iyi insanlara açık bir evim ben. Kötü kalplileri misafir edemem. Sofram da muhabbet hep boldur
ama güvenmediğimi masama oturtamam ben.
Birçok dostum vardır beni sakin
bir sığınak olarak gören. Bana yaptığı yolculuğun sonunun mutluluk olacağını bilen, benim de misafir
etmekten her zaman sevinç duyduğum…
Gösterişten, şatafattan uzak,
yalan dolan olmayan, iki oda, bir sofa, içinde bol sevgi, bol huzur olan bir evim ben. Onca kişiye ev
sahipliği yapıp kendi sahibi kim bilemeyen. Umut dağıttığı kadar umut eden… Bahçesini, odalarını daha da
şenlendirecek olanı bekleyen… Odasının baş köşesini, en güzel sohbetlerini, bahçesinin
mis kokulu en güzel çiçeklerini, sofrasının en güzel yemeklerini sunacağı ev
sahibini gözleyen.
Küçük, sakin, sade bir evim ben. Yollarımdaki
güzelliği görebilecek, bana doğru yaptığı yolculuğu keyif bilecek, geldiğinde
kapı kapalı olsa bile sırtını dönüp gitmeyecek, anahtarı kendisi bulabilecek, beni yuvası olarak kabul edecek, bahçeme hep baharı getirecek, henüz tanımadığı sahibini
özleyen…
Herhangibiri / 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder