Git buradan çirkin kurbağa, artık
istemiyorum seni. Oysa sen benim içindin. Gülüşün öpülmek içindi mesela. Boynun
koklamak, saçların okşamak, yüreğin sevilmek için vardı. Ben seni sevdim diye
hepsi de çok güzeldi. Sen benim herkese gülümseyerek anlattığım çirkin ama
güzel kurbağamdın.
Ben en derindeki yaralarımı
gösterdim sana. “Bak” dedim, “Hep buradan vurdular beni”. Ben seni öptüm, sen
benim kahraman küçük prensim oldun, yarama dokundun, sonra sen öptün beni yaramdan.
Sen öptükçe “İyileşiyorum” dedim. “Bu son kurbağa” dedim. Sonra bir gün geldi,
sen de öptüğün yerden vurdun beni.
Ne yapayım? Az sevme bilmiyorum
ki ben… Hep çok seviyorum. Zaten hep çok sevdiğimden bu kadar inciniyorum. İncitmemeliydin
beni çirkin kurbağa. Çirkin diyorum ya oysa sen hep çok güzeldin bana…
Şimdi çık git artık yerleştiğin
yerden çirkin kurbağa. İstemiyorum seni orada. Yaramla baş başa bırak beni.
İyileştiririm ben kendimi. Oturma orada öyle. Sen haklıymışsın gibi da
davranma. Hemen git buradan çirkin kurbağa.
Git diyorum ama dönsen desen ki “Ben hiç gitmek istemiyorum ki… Öp beni bir daha. Küçük prensin olayım, burada kalayım”. “Kal” derim belki… Oysa sen yoksun şimdi ve ben diyorum ki “Ama sen herhangi bir anda çıkıp gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez.*” Ben de bununla yaşayamıyorum. O yüzden kalk hemen git buradan çirkin kurbağa… İstemiyorum ben artık seni…
Herhangibiri / 2016
*Küçük Prens / Antoine de Saint-Exupéry
Resim: Deniz Yıldırım